.
Eğer Human Design hakkındaki detayları birkaç konuya indirgeyecek olursak, ilk olarak durağımız, tüm bu konuştuklarımızın aslında “zihnimizle başa çıkabilmekle ilgili” olduğu olurdu. Karar vermeye ısrarcı zihni, kullanabileceğimiz ve güvenebileceğimiz başka bir mekanizma ile değiştirebilmenin mümkün olduğunu, beden bilincimiz ile karar verebileceğimizi anlatır bize Human Design. Bu hayat yolculuğunda bu bilgiye sahip olmamış insanlık için, bu çok önemli ve özgürleştirici bir detaydır , gerçekten çok özel ve değerlidir, çünkü bu sayede zihinlerimizi amaçlandıkları şey için, yani farkındalık için geliştirme fırsatımız olur.
Human Design’daki Tipin, Stratejin ve Otoriten hakkında anlaman gereken ilk şey, sana zihnini baypas etmen için bir mekanizma sunuyor olmasıdır. Zihninin seni sürekli olarak korkan, ya da hayatındaki konular hakkında endişelenmeye iten bir duruma sokmuyor oluşunu çok rahatlatıcı ve huzurlu bulursun bu vesileyle. Ona yapması için başka bir şey verebilirsin. Mesela yolunu nasıl kaybettiğini gözlemleyebilmek ve bu inanılmaz yolculuğun gözlemci olarak tadını çıkarmak gibi. Buna gölgenle tanışmak denir ve gerçekten olağanüstü bir dönüşüm getirir.
Ben de herkes gibi bu hayata son derece koşullandırılarak başladım. Human Design Sistemi ile karşılaşana kadar hayatımın neredeyse 30 yılı yoğun olarak koşullandırıldım. Bir diğer yandan da bu koşullanmanın farkında değildim.Sakral otorite bir jeneratör olarak zihinden çok fazla karar verdim çünkü mekaniğimin ve bu konuların bedende nasıl çalıştığına dair hiçbir fikrim yoktu. Ve şimdi görüyorum ki aslında oldukça cahilmişim.
O dönemde beni tanımlamaya çalışsaydınız söyleyeceğiniz şeylerden biri, "Duygusal olarak ne kadar da değişken biriymişsin" olurdu heralde. Tasarımımı görene kadar burayı anlamak da pek mümkün olmadı zaten: ben duygusal bir varlık değilim ( Duygusal merkezi tanımlı değilim, duygusal merkezimi ifade eden geometrik şekil beyaz). Duygusal olmamakla kalmıyorum, duygusal sistemimde hiç aktivasyonum yok yani hiç bir kapım yok. Ve dünyanın yarısını temsil eden Duygusal varlıkların duygularını alıp büyütüp, çarptıyorum bu açıklığımla.
5 yıldır duygusal bir adamla (duygusal merkezi tanımlı) beraberim. Konuya bakışım Human Design ile tanıştıktan ve bu evlilik içindeki deneyim ile çok başka yere evrildi; fakat öncesinde neredeyse tanıdığım duygusal varlıkların tümü ile çatışıyordum.
Bu hikayeye dair gölgemle tanışmanın ne olduğunu bana ciddi ciddi idrak ettiren baya çılgın bir gün var hayatımda. Bu kendinin farkında olmama hali beni duygusal tanımlı manifestör ortağımla bodoslama bir tartışmaya soktu ve devamı çok büyük bir deneyime dönüştü benim için, eğer benim gibi duygusal değilseniz ( duygusal merkezi tanımlı değilseniz) ve biri sizi duygusal dalgaları ile harekete geçiriyorsa, açma kapama düğmesinden siz sorumlu olmazsınız. O bana kızdı, ben de ona daha çok kızdım sonra O da bana daha çok kızdı ve bu sürekli artarak devam etti. Bir noktada bana çok fazla gelen ve genetik olarak taşımamın imkansız olduğu bu duygusal dalgalardan dolayı kendimi o alanın içinde tutamayarak çıktım ve gittim. Soğuk Londra sokaklarında nereye gittiğimi bilmeyerek yürüyordum ve bir süre sonra o yoğunluktan çıkmış olmanın verdiği içimdeki ferahlama ile şarkı söylemeye başladım. Aslında eğleniyordum. Bu dondurucu soğukta caddede yürüyordum ama on dakika önce neredeyse cinayet işleyebilirdim. Fakat şimdi sokakta yürüyordum ve şarkı söylüyordum ve işte bana ait olmayan tüm dalgalar gitmişti . "Sen aklını kaçırmışsın" diye düşündüm kendi kendime. Benim için gerçek bir şoktu bu hikaye. O zamanlar Human Design deneyiminde 2. senemdi ve hayatında hiç Manifestör öfkesine bilinçli tanık olmamış masum bir köylüydüm, tüm bunların ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Gölgelerimizi yaşıyoruz, tüm hayatımızı olmadığımız kişi gibi yaşayarak geçiriyoruz. Ve bunun başımıza gelen en büyük tuzak olduğunu düşünüyorum.
Genetik çeşitlilik, olmadığımız şeylerden etkileneceğimizi söyler. Yani, eğer duygusal değilseniz duygusallığın her şey olduğunu düşünürsünüz çünkü bu haz ilkesidir. "Ben buna sahip değilim. Ve bunu bunu istiyorum." Eğer
tanımsız bir Dalağınız varsa, onun tanımlanmasını istersiniz. Eğer tanımsız bir Ajna'nız varsa, tanımlanmasını istersiniz. Sizde olmayan bir şeye sahip olan biriyle tanışırsınız ve "Vay canına, bunu istiyorum" dersiniz. Ancak tüm paketi alırsınız, sadece o Kapı'da, o Kanal'da bulunan küçük bağlantıyı almazsınız veeeeee istediğiniz şeyin bu olmadığını çok hızlı bir şekilde keşfedersiniz. Sürekli olarak olmadığımız şeye çekiliriz.
Ra Uru Hu şöyle bir hikaye anlatır:
" Öğretmenliğimin ilk yıllarındaydı, İbiza'daki evimde dört öğrencime analist eğitimi veriyordum. Beden grafiklerini gördüğümde, öğrencilerden ikisinin chartlarının tamamen aynı olduğunu fark ettim. Tamamen aynı derken, aynı gün ve aynı yılda doğmuşlardı ama dünyanın farklı yerlerindenlerdi. Biri İsviçre'de, diğeri Amerika Birleşik Devletleri'nde doğmuştu ama beden grafikleri aynıydı.
Yani, genel tasarıma baktığınızda, çizginin yüzeyinin altına inmediğinizde, sadece genel tasarıma baktığınızda, birbirinin kopyası gibi görünüyorlardı. Bu kadınların ikisi de benim kursumdaydı. Bu kadınların her ikisinin de sannyasin olduğu, Puna'daki aşramda birlikte bulundukları ortaya çıktı. Aynı anda orada bulundukları ama birbirlerini tanımadıkları tüm bu yerlere gitmişler. Birbirleri hakkında hiçbir fikirleri yoktu ve tamamen aynı grafiğe sahiptiler.Sizinki gibi bir haritaya sahip bir kişinin bulunduğu bir insan topluluğuna girerseniz, onlara asla dikkat etmezsiniz. Sizin için ilginç değillerdir. Genler "Vay canına, bunu sevdim." demez. Genler der ki, "Unut gitsin, bu ensest. Biz bunu istemiyoruz. Aynılık istemiyoruz. Aynılık kötüdür. Biz farklı olanı istiyoruz. Farklı olmak iyidir."der
Hayatını zihnin yönetiyorsa, genetik çeşitliliğin hizmetkârı zihnindir.
Eğer benim gibi tanımsız bir duygusal merkezin varsa gölge tarafın, Yüzleşmeden ve gerçeklerden kaçınmaktır. Fakat Şartlanmadan Kaçınamazsın. Dolayısıyla, şartlanmanın ne olduğu hakkında bir şeyleri anlamak önemlidir. Ben bu hayatı terk edene kadar kendime ait duygusal dalgalara sahip olmayacağım. Ama Duygusal varlıkların dalgalarını büyüterek hissedeceğim.
Tasarımınıza bakarsanız, renkli yani tanımlı merkezlerin öğrenci olduğunu görürsünüz. Beyaz olan yani tanımsız olanın ise, okula gittiğiniz ve bilgeliğinizin kaynağı yerlerdir. Öğrenmek için buradayız. Bu şekilde bu düzlemde ustalaşacak ve bilgelik kazanacağız. Tanımsızlık kendi özümüzü yaşadığımızda armağanlarını bırakır hayatlarımıza. Bu armağanları alacak uyanış türü ile yollarınızın kesişmesini, kesiştiyse derinleşebilecek farkındalığı ve dikkati geliştirebilmenizi dilerim. ve eğer bu e-mail vesilesiyle senden akanları paylaşmak istersen, ses etmene çok mutlu olacağımı bilmeni isterim.
Kendini Sev, İlkgün Amitabha
Kaynaklar:
The Rave I Ching Line Companion by Ra Uru Hu
Human Design – the Science of Differentiation by Lynda Bunnell and Ra Uru HuTotal I Ching by Stephen Karcher
I Ching by Hilary Barrett
I Ching by Richard Wilhelm
8 Ocak'ta Türkiye saatiyle 17:33'te, Ay düğümlerimiz değişti.
11 Mayıs'a kadar yani 4 ay boyunca bu değişimin getirdiği melankolinin, şokların, yarına dair kaygıların, farkıdalığın etkisini yoğun olarak hissedeceğiz.
Ay düğümlerinin kapı değiştirmesi demek arka plan frekansımızda yani hayat sahnemizde ve bu sahnedeki figüranlarda gözle görülür değişiklikler olacağı anlamına gelir. Bu geçişi sen de kendi hayatında gözlemlemek istersen önümüzdeki günler boyunca etrafındaki sahneye daha da dikkatli bak derim. Ben baya şaşırıyorum, hayretle kalıyorum, eğleniyorum dikkatimi temalarını bildiğim bir sahneye getirdiğimde.
Human Design, dünyada nasıl çalıştığımızı anlatan mekanizmamızı tanımlarken, potansiyelimizden tam olarak yararlanabilmemize ve dirençsiz nasıl yaşayabileceğimize dair hatasız bir el kitabı sağlar. Kendiniz olmanın ilk adımı, aurana güvenmek ve kararlarını Strateji & Otoritene dayandırmaktır. Human Design'ın bir sonraki adımı, nerede ve nasıl koşullandırıldığını anlamana yardımcı olmak için, içinizde tanımsız olanı ortaya çıkarmaktır. Gerçek İç Otoritenin sana rehberlik etmesine izin verdiğin yolculuğuna çıkarken Koşullanmalarını anlamak çok önemlidir. Human Design profesyonelinden aldığın seans sana kendin ve dünyada nasıl işlev gördüğün hakkında daha derin bir anlayış verecektir. Ayrıca doğru kararlar vermene ve direnmeden hayatı yaşamana yardımcı olacak stratejiler sağlayacaktır. Bu bilgiyle deney yapmak hayatını değiştirebilir.
Koşullanmalardan Arınabilmek
"Aydınlanma yıkıcı bir süreçtir. Daha iyi ya da daha mutlu olmakla hiçbir ilgisi yoktur. Aydınlanma gerçek olmayanın parçalanmasıdır. Sahteliğin iç yüzünü görmektir. Doğru olduğunu hayal ettiğimiz her şeyin tamamen ortadan kaldırılmasıdır."
- Adyashanti
Hiç bir yönümüz yanlış, kötü veya düzeltilmeye muhtaç değildir.
Bazı ruhani öğretmenler aydınlanmayı kendimizi geliştirme ya da kendimize bir şeyler katma sürecinden ziyade engelleri, direnci ve koşullanmaları ortadan kaldırma süreci olarak tanımlar. Başka bir deyişle, uyanık, farkında veya aydınlanmış olmak aslında bizim doğal halimizdir. Kişisel gelişim, bu doğayı engelleyen şeylerin ortadan kaldırılmasını içerir.
Bunca yıl içinde gördüm ki özellikle sisteme yeni başlayanlara, Human Designa dair yanlış anlamalardan bazılarını anlatınca, Sisteminin neler sunduğu daha net anlaşılıyor. Çünkü piyasada kopyala-yapıştır bilgiyi, aslında Human Design mantığına çok ters düşecek şekilde anlatanlar da arttığı için kafalar karışmaya çok müsait. Bu konu hakkında uzun zamandır içimden geçenleri yazmak istiyordum, Ra Uru Hu'nun konuşmalarından, uzun zamandır takip ettiğim bir Analist olan Rolin Codney'in bu konudaki yazılarından çevirilerim ile zenginleştirdiğim ve benim hazırlarken tatmin ile dolduğum bu yazıyı umarım siz de okurken beğenirsiniz :)
''...bir çağ dönümünün eşiğindeyiz. Şimdiki arka plan frekansı kaybolduğunda, suya nasıl basacağınızı bilseniz iyi olur.'' Ra Uru Hu
İnsanlık olarak bir yol ayrımında olduğumuzu,büyük bir geçiş döneminde yaşadığımızı etrafımızdaki dünyada görebiliyoruz. Bunu ezoterik ya da egzoterik, ilgilendiğim sistemler üzerinden de, uzun zamandır gözlemleyebiliyorum.
Bu yol ayrımında, atalarımız gibi bir hayatta kalma güdüsüyle yaşamayı mı seçeceğiz? Yoksa, hayatta olmanın bilincine daha fazla varabilirken, yaşamla birlik duygusuyla ilişki kurmanın bir yolunu mu bulacağız? diye o güzel kalplerinizde tefekkürü başlatabilmek için sormak istiyorum.
Eğer bir tür olarak hayatta kalmak istiyorsak, zihnimizle yönlendirdiğimiz bir yaşamdan bilinçli olarak deneyimlenen bir yaşama geçmek için bireysel sorumluluk almaya başlamamız gerekiyor.
Bir gün her şey kendiliğinden yoluna girecek hayaliyle, kendi sorumluluğumuzu almayı ertelemek artık hiç bilgece değil. Kendi gerçeğine uyanmak bir gün gerçekleşecek güzel bir hayal olarak köşede bekleyemez .
Hayatını kendin olarak yaşadığında ve kendi eşsizliğine sahip çıkarak dönüştürmeye niyet ettiğinde yaşadığın en şahane etki SEVGİ OLMAK’tır. Her birimiz hayattaki var olma amacımızı ancak eşsiz tasarımlarımızla yerine getirebiliriz.Tasarımını yaşayan biri olabilmek için hiç bir şeye inanmana da gerek yoktur.Karşıma gelen yüzlerce beden grafiğine bakarken kalbimde çınlayan tek bir gerçek ses var : birbirinin tamamen aynısı iki insan yok. Seninkine çok benzer haritası olan bir insanla karşılaşsan bile o sen olamazsın çünkü bambaşka annelerin, babaların, komşuların, kardeşlerin veya öğretmenlerin aurasında bambaşka etkilenmelerle bu zamana geldin. Boşlukların ve açıklıkların bambaşka malzemelerle dolduruldu.O nedenle bu yaşadığın hayat tamamen sana ait ve kişiselleştirilmiş bir yaşam deneyimi olacakken, özünden yaşayamadığın bir deneyime dönüştü.
Güneş’in, DNA’mızdaki başlatma kodununa karşılık gelen 41. Kapıya geçmesiyle, 22 Ocak sabahı 2023 Rave Yılı’na girmiş bulunuyoruz. Hepimize mutlu bir Rave Yeni Yılı, huzurlu döngüler dilerim. 1 Ocak’ta girdiğimizi sandığımz yeni yıldan bu zamana kadar aslında geçtiğimiz yılın toparlamaları ile meşguldük.
Ra Uru Hu, Human Design Sistemi aracılığıyla bize yalnızca bireysel kullanım kılavuzumuzu elimize almamızın yollarını anlatmadı, aynı zamanda hepimizi etkileyen küresel programlama döngülerini nasıl anlayacağımızı da anlattı. Ben de son birkaç yıldır Ra'nın ve onun dizinin dibinde Human Design Sistemini öğrenmiş öğretmenlerimin 2027 ye ait paylaştığı her şeyi tekrar tekrar okuyup, izleyip uzun tefekkürlere dalıyorum. Derlediğim ve topladığım bilgileri en yalın haliyle anlatmaya çalışacağım
Human Design anlatan ve bu sistemi tanıtan bir öğretmen olarak sürecime başladığımda, şöyle güzel bir mantram vardı: "Sen eşsizsin, başka seçeneğin yok, kendini sev."
Aslında düşündüğünüz gibi gecikmiş bir kutlama değil bu. Hatta tam zamanında gelen bir iyi yıllar temennisi. Human Design hesaplamalarına göre 22 Ocak 2022 saat 03:27’de hepimiz için yeni bir yıllık döngü başladı. Güzel bir döngü diliyorum herkese bu vesileyle.
Eğer 1 Ocak’la beraber yeni başlangıçlar beklediysen ve aslında şu ana kadar bir dolu çözümlenmeler, geri dönüp bakmalar, ‘ah ya şimdi anladım'lar yaşadıysan, o günleri, bu günkü başlangıca bir hazırlık süreci olarak kabul edebilirsin.
Yaklaşık olarak Noel'den bu güne kadar, mekanik olarak "ölmekte olan", metaforik olarak hissedilen düşüme, bırakma ve bir döngü kapanmasının mekanik enerjisine sahibiz. Yeni projelere başlamak ya da bir şeyleri çözüme ulaştırmak için gerekli olan enerji değildi bu çünkü mekanik olarak enerjimiz zaten mevcut değildi! Daha net açıklaması şöyle : senenin bu zamanlarında derin uykuda bir kış hayvanı, bir minnoş ayıcık gibi hissediyoruz kendimizi!
Bir süredir beni takip edenler bilirler, Dünya’nın temasının değişeceği 2027’den önceki son 7 yıllık döngüde olduğumuzu sürekli gündeme getiriyorum. İnsanlık evriminde bir sonraki adıma geçerken geçtiğimiz 400 yılın temaları çözülmeye devam ediyor ve edecek. Gerçek doğamızı yargılamadan farkındalıkla yaşamanın, bu değişen zamanları yaşamanın anahtarı olduğunu tüm hücrelerimde hissediyorum.
Yeni Rave Yılı her zaman “ Beklenilmeyenin Haçı “ ile ve tüm yeni deneyimlerin başlangıcını ifade eden Azalma - Daralma Kapısı olan 41. Kapı ile başlar. Yazının sonuna, bu kapı hakkında Ra Uru Hu'nun yaptığı bir konuşmasını da ekledim.
Hatırlamamızın değerli olacağı bir başka konu da tüm bu bilgilerin, bilgi olarak hayatımızı değiştirmediği; farkındalığa yol açan bu bilgilerle kendi tasarımımız vesilesiyle deneye girdiğimizde yani yol işaretlerini farkındalıkla takip edebildiğimizde değişim gelebiliyor. Koşullandırmalardan arınma sorumluluğunu alıp özümüze göre hareket etmeye niyetle dikkatimizi kararlarımızın sonuçlarına getirebilmek çok değerli.
Bu mutasyona uğrayan, değişen dünyada var olmanın her zamankinden daha fazla öz farkındalık gerektirdiği konusunda hepimi hem fikir miyiz? Rekabetin ve aynı olmaya çalışmanın ötesinde bir hayat yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz tüm araçlara sahibiz aslında. Karar mekanizmamız yani aura tipimizin stratejisi ve kararlarımıza rehberlik eden İç Otorite farkındalığımız, kısacası Strateji ve Otoritemiz hayatımıza dönüşümü getiren aracımızdır.
2021yılı ,2027 deki yol ayrımına doğru güçlü küresel güçlerle uğraştığımız bir yıldı. 2022 ye bakacak olursak :her şeyden önce aşağıdaki beden grafiğinde de göreceğiniz üzere 2022 bir Reflektör yılı; bundan bir sonraki Reflektör yılımız 2027 olacak. 2027'den önceki bu 7 yıllık dönem, hayatımız boyunca tanık olacağımız en önemli geçiş dönemini ifade ediyor ve bu yılların içinde 2022 nin çok önemli bir yeri var. 2022 normallik yanılsamasını ortadan kaldıracak bir yıl olacak ve tüm bunların geri dönüşü de olmayacak.
Bundan önce son yaşadığımız Reflektör yılı 2020'ydi ve hepimiz bu yılın nasıl geçtiğini biliyoruz - Covid sürprizi ve bir sürü hayal kırıklığı ile... Reflektör yılları, bu yaşadığımız homojenleştirilmiş dünyada hızlı koşullandırma etkileri yaratabilir
2022'nin ana Koşullandırma Teması ise sınırlamalara nasıl başarılı bir şekilde uyum sağlarız?
Yukarıdaki beden grafiği 2022 nin beden grafiği ve gördüğünüz gibi Reflektör yılı olduğu için tüm merkezler tanımsız ( Dünyadaki popülasyonun %1.45 ini oluşturan Reflektörlerin beden grafiklerinde tanımlı merkezleri yoktur). Hatta bu yıl hiç kapı aktivasyonu olmayan üç merkez de var: Kalp, Dalak ve Baş Merkezi. Reflektör Rave Yılları, transit temalarının sağlam bir şekilde güçlendirilmesini ve açık merkez koşullandırmasını getirebilir. 2022, tartışmaların çoğunun ve odak noktasının insan deneyimimizdeki artan sınırlamalar üzerinde olacağı bir yıl. Global olarak konumuz sınırlamalara nasıl başarılı bir şekilde uyum sağlarız? yani bu yıl için en önemli derslerden biri: Sınırlamayı kabul et, ancak öyle üstesinden gelebilir ve aşabilirsin. Fakat stratejinizi ve otoritenizi takip etmek yerine sınırlamaya karşı duyarsızca zihinsel olarak mücadele ederseniz, çok sayıda güçsüzlük, direnç, ümitsizlik, acı, öfke ve hayal kırıklığı yaşarsınız. Stratejiniz ve otoriteniz her zaman sizin korumanız ve kalkanızdır! Bu kritik koşullandırma teması, güçlü tepkileri ortaya çıkarabilir. Bir diğer yandan da son derece bireysel bir yıl olacağını kabul etmek önemli. Bu, dünyanın başına gelenlerle ilgili değil; deneyimlerimizin farkında olmamızla ilgilidir bir detay.
Peki Rave Yeni yılı bize ne gibi farkındalık potansiyelleri sunuyor ?
Bireysel deneyimlerimize uyanabiliriz. 2022, bilgiye değil deneyime dayalı kişisel bilgelik yılı. Eşsiz bilgelik, bildiklerimizle ilgili değildir; yaşadıklarımızı deneyimlemenin farkındalığıdır. 2022, deneyimi tanımanın yılı olacak.
Farkındalık, anda yaşamak ve mevcut olmak yoluyla gelir. Bilgelik, anda olma deneyimini fark ederek ortaya çıkar.
Yolunda gitmeyen temanın farkına varabiliyor muyum?
Hayatta kendim gibi var olabiliyor muyum?
Zihinimin yarattığı bir hikayeyi yakalayabiliyor muyum?
Dikkatim bedenimde mi?
Varlığı bu beden aracındayken fark edebilir miyim?
Bu yıl, son yirmi Rave Yılı içinde en çok bireysel kapıya sahip yıl. Bu yılki baskı, bireysel deneyimimize sıkı sıkıya bağlı kalmak üstüne. İnsanlar nesiller boyu derinden kabile, topluluk ve aile odaklı olmuştur ve farkındaysanız bu giderek değişmekte.
"Homojenleşmiş dünyada, farkındalıksız bireysellik kaostur." der reflektör hocam Dharmen. 2022 son derece bireysel bir yıl ve bu bireysel aktivasyonlar, melankoli getirir. Melankoli, farkındalıkla birlikte içe dönme ve içeride olanı sözlü olmayan yollarla keşfetme zamanı sağlar. Farkındalık olmadan, bireysellik koşullandırması depresyona yol açabilir.
Kararlarımızı Strateji ve Otoritene dayandırdığımızda, hayatımızda tatmin / başarı / huzur / sürpriz bulmak için artık başka birine bağımlı olmadığımızı fark ederiz. Bu deneyimde gerçekten özgürlük var. Kendi içimizdeki usta ve büyük rehber ile buluşma şansı var.
Koşullar ne olursa olsun, hayatın bu anda getirdiği her şeyi deneyimleyerek rahatlayabiliriz.
Başka diğer detaylar ve transitin diğer etkileri ile birlikte çok heyecan verici bir yıl olacak! Farklı hallerin gezegenimizde nasıl ortaya çıkacağını merak ediyorum. VE unutma, tüm bu geçişlerle gelen transitlerin koşullandırması SEN DEĞİLSİN. Eğer hayatını Strateji ve Otoritene göre yaşarsan, bu enerjinin içinden savrulmadan geçmek mümkün olur.
"Sürekli geçmiş yaşam öykülerine kapılıp geçmiş yaşamlarda neler olup bittiğini öğrenmek isteyen insanlarla tanışıyorum. Size şöyle anlatayım: Bütünlüğün işleyiş biçimi açısından, 1 numaralı diziden 40 numaralı diziye kadar olan her şey ön sevişmedir.
Hepsi bu kadar. Bu gerçek olan değidir. Hepsi yapı malzemesidir.Bu gerçek süreci başlatmak için gerekli olan tüm farklı şeyleri hazırlar ve gerçek süreç her zaman 41. adımla başlar.
Bu, tüm insan deneyimini başlatır.
Ve 41. adıma kadar olan her şey, bunu oluşturan tüm bileşenler, sürecin gerçekten ilerlemesi için hepsinin orada olması gerekir.“Başlamadan önce bir başlangıç vardı ve başlamadan önce başlangıcın bir doğası vardı” diye mistik bir sözüm var. Gerçek bu. Ve insanlığın gerçek doğasının, başlangıcın 40 adım olduğunu, ancak başlangıcın 41'de olduğunu anlamak çok önemlidir.
Bu tek “başlangıç” kodonudur. Bu, her şeyi, insanlığın gerçekten yapabileceklerinin muazzam çeşitliliğinin tüm hareketini başlatır.
Bir kanal olarak 41/30 hakkında bir şey hatırla. Bunların hepsi deneyimi başlatmak, deneyimsel yoldan başlamakla ilgilidir. Ancak 35, 36 ve 30'un hepsinin birinci geldiğini gördük; hayır 41. Ve 41'in içinde tüm temaların tüm olasılıkları yatar, sadece o sırada 30'da yanmakta olan şey değil, her türlü deneyim için potansiyel vardır. Hayal edebileceğiniz her şey, yapmayı deneyebileceğiniz her şeydir. Ve elbette, o noktaya kadar, insanlığın fantezisindeki inanılmaz çeşitlilik patlamasına hazır değiliz, çünkü 41. Kapı, fantezinin kapısıdır.
Herşey mümkün.
Bu bizim gerçek başlangıcımız.
Diğer her şey hazırlıktır.
Ve 41. kapıya adım attığımız an, gerçekten turun neyle ilgili olduğuna başlıyoruz. Bunu gerçekten yaşayabilme ve tüm süreci tamamlama sürecine başlıyoruz.
Sanki bu noktaya geliyorsun ve sana küçük bir rozet veriyorlar ve “Artık başlayabilirsin. Isınma egzersizlerini yaptın, şimdi başlayabilirsin." İşte bu gerçek bir başlangıç, olayların olmaya başladığı yer ve geçmişi unutmayarak olmaya başladıkları yer."
~Ra Uru Hu
İlkgün Amitabha
Human Design Analisti & Rehberi
© Copyright. All rights reserved.
We need your consent to load the translations
We use a third-party service to translate the website content that may collect data about your activity. Please review the details in the privacy policy and accept the service to view the translations.